İSTANBUL'a: yazmaya orada başladığım için
VENEDİK'e: orada öleyazdığım için
"Nel Mezzo del cammin di nostra vita
mi ritrovai per una selva oscura
ché la dritta via era smarrita."
Dante
"Ömrü oldukça yürür her yolcu
Varmadan menzile bir yerde ölür."
Yahya Kemal
"Resimli Dünya" adlı kitabına böyle
giriş yapmış Nedim Gürsel. Sanat tarihi profesörü Kamil Uzman'ın
Venedik, Santa Lucia Tren İstasyonu'na inmesiyle başlayan öyküsü,
gene Venedik'te hazin bir sonla noktalanıyor romanda. Kitap, Ocak'2000'de
Can Yayınlarından çıktı.Ardından "Venedik'in Sarıkları"
adıyla Fransızca'ya çevrildi ve Eylül'2001'de yayınlandı. Sonrasını,
bir günlüğüne geldiği İstanbul'da minik bir söyleşi yapma fırsatı
yakaladığım Nedim Gürsel'den dinleyelim;
*Emel (Altan) Ege- Nedim bey, 2000 yılı Ocak
ayında piyasaya çıkan "Resimli Dünya" şu an altıncı baskıda.
"Les Turbans de Venise"in Fransa'da aynı başarıyı yakalayacağına
inanıyor musunuz?
*Nedim Gürsel- Kitap Fransa'da Eylül ayında yayınlandı. Bu karşılaştırmayı
yapabilmek için henüz erken. Sanırım bir kaç ay beklememiz gerek.
Ancak basın kitabın tanıtımına çok geniş yer verdi. Bir çok büyük
gazete ve dergide yorumlar yayınlandı. Fransa'da sırf Eylül ayında
535 yeni romanın piyasaya çıktığını, televizyonlardaki kitap programlarının
haftada bir sadece dört kitap tanıttığını göz önüne alırsanız "Venedik'in
Sarıkları"na gösterilen ilginin oldukça yoğun olduğunu düşünebilirsiniz.
Üstelik bu, yüzlerce roman arasından seçilip, Fransa'nın en büyük
edebiyat ödülü sayılan "Medicis"e aday gösterilen sekiz
kitaptan biri oldu.
*E.A.E.-Fransız ekolünden olmanız ve Fransa'da yaşamanız kitabın
öncelikle Fransızca'ya çevrilmesinde etken oldu mu?
*N.G.- Tabii ki. Benim Fransa'da oturmuş bir okur kitlem var. Yanılmıyorsam
12 kitabım Fransızca'ya çevrildi. "Boğazkesen" çevirisi
9000 sattı. Ayrıca 20.000 cep kitabı olarak basıldı.Fransa'da bir
gazete başlığında "Nedim Gürsel bu kez Venedik'te kendi ölümünü
yazdı." diyerek, Thomas Mann'ın Venedik'te Ölüm'üne bir gönderme
yaptı. Ama ben farklı bir yerde yaşıyor olsaydım, basında bu kadar
çok tanıtım yazısı çıkmazdı. Fransızlar önceliği her zaman Fransız
yazarlara verirler.
*E.A.E.- Kitabınız başka hangi dillerde yayınlanacak? Diğer ülkelerde
gördüğü ilgi konusunda bir şey söyleyebilir misiniz?
*N.G.- Kitabımın Fransızca'ya çevrilip, yayınlanmasını ardından
İsviçre'nin Fransız Kantonu'nda büyük bir ilgiyle karşılandı. Radyoda
bir saatlik yayın yapıldı. Rönesans uzmanı İtalyan profesör Natale
Mauro İsviçre Üniversitesi'nde düzenlediği toplantıda kitabı uzun
uzun tanıttı. Bölgedeki Fransızca dergi ve gazetelerde kitapla ilgili
yorumlara geniş yer verildi. Şu an, Almanca çevirisi yapılıyor.
2002 Martında basılacak. Frango Karaoğlan Yunanca çevirisini bitirmek
üzere. Bir de orijinalinden Arapçaya çevrilmeye başlandı. Daha önce
"Boğazkesen"in çevirisi yayınlanmış ve çok beğenilmişti.
*E.A.E.- Neden İtalyanca'sından hiç söz edilmiyor?
*N.G.- İlginçtir, İtalya ile henüz bir anlaşma yapılmış değil.Venedik
üzerine o kadar çok kitap yayınlanıyor ki, İtalyanlar bu konuya
hep bir önyargıyla yaklaşıyorlar ve ilgi göstermiyorlar. Ancak Fransızca'ya
çevrilip, Medicis'e de aday gösterilmesinin etkisiyle olsa gerek,
bir İtalyan yayıncı ile Frankfurt Kitap Fuarı'nda bir görüşmemiz
oldu. Bakalım...
*E.A.E.- Kitap basındaki yorumlarda daha çok hangi yönüyle ön plana
çıktı? Tepkiler daha çok hangi kesimden geldi? Bunu genel anlamda
soruyorum, "Resimli Dünya" olarak da, "Les Turbans
de Venise" olarak da Rönesans resmine bakış mı, yoksa genel
kurgusu mu daha çok yorumlandı?
*N.G.- Özellikle Türkiye'de resim çevrelerinden Bedri Baykam dışında
yazılı görüş bildiren olmadı. (burada ressamlara sitem ederek fazla
okumadıklarından yakınıyor) Baykam, hem Boğazkesen, hem de Resimli
Dünya üzerine düşüncelerini 35 sayfalık bir yazıyla ortaya koydu.
Ancak tamamı henüz yayınlanmadı. Bir kısmı Skala'da yer aldı. Ayrıca
Komet arayarak, kitabı beğendiğini bildirdi. Onun dışında tüm tepkiler
edebiyat dünyasından geldi. Bir de kitapla hiç ilgisi olmayan tamamen
kişiliğime yönelik eleştiriler var.
*E.A.E.- Aldığınız eleştirilerden kitaba bakışınızı değiştirecek
değerde olanlar oldu mu? Ya da şöyle sorayım, bir gün bu kitabı
yeniden yazacak olsaydınız bir şeyler değişir miydi?
*N.G.- Özellikle Fransa'daki kadın okurlarımdan Kamil Uzman'ın kadınlara
bakışı ile ilgili yoğun tepkiler aldım. Uzman'ı son derece soğuk,
itici ve maço bir kişilik olarak yorumluyorlar.
*E.A.E.- Doğrudur. Ben de bir kadın olarak O'nu çok olumlu bulduğumu
söyleyemem. Ancak O'nu buraya getiren şartlar irdelendiğinde de
anlayışla yaklaşmak gerektiğine inanıyorum. Çocukluğunda annesinin
vakitsiz ölümünü "terkedilme" olarak algılaması, mutsuz
geçen yatılı okul günlerinde ilk aşkının hem O'nu, hem de birlikte
sahneleyecekleri oyunu ansızın terkedip gitmesi kadınlara bakışı
üzerinde belirleyici olmuş. Bellini tablolarındaki Meryem- Çocuk
İsa yorumlarında hep kadınlarda bulamadığı o şefkat arayışının izleri
var. O nedenle yüreği farklı çarpsa da , kadınları sevmemesi gerektiğine
inanmış bir kere...
*N.G.- Evet. Kamil Uzman'ın kişiliğine duyulan tepkinin dışında
kitabın özellikle başlarında yer alan resim tasvirlerini sıkıcılığa
vardıracak ölçüde uzattığımı düşünenler var. Ama ben bu tasvirlerden
birini çekecek olsam kurgu çöker. Çünkü özellikle Belliniler'i yorumlarken
baba- oğul ilişkisini irdeleyip, oğulun babayı geçtiğini vurguladım.
Bunlar romanın en can alıcı bölümleri. Bir kez daha yazacak olsam
gene aynı kurguda ele alırdım.
*E.A.E.- Finalde bir değişiklik yapmayı düşünür müydünüz?
*N.G.- Sizinle bunu daha önce de uzun uzun
konuşmuştuk. Hayır, asla! Böyle bir romanın finalinde kahramanın
ölmesi gerekir.
*E.A.E.- Son olarak, yeni bir çalışmanızı yakın zamanda kitap raflarında
görebilecek miyiz, diye sormak istiyorum.
*N.G.- Evet. Yeni kitabım yolda. Lale Devri İstanbul'u üzerine bir
roman yazıyorum. Bu da Voltaire/ Candide'e bir gönderme olacak.
*E.A.E.- Nedim Bey, söyleşi için teşekkürler. Dilerim en kısa zamanda
bu yeni kitabınız için de söyleşme fırsatımız olur.
*N.G.- Ben de teşekkür ederim.
EMEL (ALTAN) EGE