BİR EFSANENİN İZİNDE; PAFLAGONİA PROJESİ


Herşey, Fontaniva(Padova) doğumlu bir okul yöneticisi olan 48yaşındaki UGO SİLVELLO'nun şiire ve tarihe olan merakıyla başladı.Homeros'un İliada'sını defalarca okuyan Silvello, eserde, ataları olan Venetler ( Henetler /Enetler)'in Batı Karadeniz'dePaflagonia diye adlandırılan bölgede yaşamış bir topluluk olduğundan pek çok kez söz edildiğini fark etti.Schliemann'ın Troia'daki çalışmaları ve Manfred Korfmann'ın halen sürdürmekte olduğu kazılarıyla ilgili olarak yayımladığı metinlerde dikkatini çeken ipuçları doğrultusunda çalışmalarını yoğunlaştırdı.Araştırmaları derinleştikçe taşlar bir bir yerine oturdu ve "VENETO'dan PAFLAGONİA'ya - Köklere Dönüş Projesi" ortaya çıktı.Proje, 2000 yılı Ekim ayında ilk kez duyurulduğunda Ugo Silvello'nun hiç de beklemediği bir ilgi ile karşılaştı.Türk ve İtalyan Kültür Bakanlıkları, Cittadella ve Suadiye Rotary Kulüpleri ile medyanın desteğinin yanısıra bir çok ticari kuruluşun sponsorluğuyla geliştirilen proje, 12 Temmuz 2001'de Fontaniva'da, 20 Temmuz'da da İstanbul'daki Venedik Sarayı (Palazzo Venezia)'nda verilen resepsiyonlarda Ugo Silvello'nun da katılımıyla kamuoyuna tanıtıldı.

30 Temmuz 2001 tarihinde Fontaniva(Padova)'dan karavanla yola çıkan Ugo Silvello, Beppe Forti, motorsikletli Aladino Tognon ile 5 amatör bisikletçi; Giuseppe Pavan, Stefano Bonamin,Giovanni Rebellato, Aleeandro Bizzotto, Flavio Spiga "Demir Atlarıyla Ayrıldılar, Bisikletleriyle Geri Dönüyorlar" sloganıyla bir kültür, spor ve dostluk gezisi olarak tanımladıkları turlarının ilk durağında Antenor'un Padova'daki mozolesini ziyaret ettiler. Ardından Bologna, Volretta, Todi, Sulmona, Foggia, Brindisi,( feribot) Çeşme, İzmir, Edremit, Troia, Çanakkale, Bandırma, Bursa, İznik, Adapazarı, Bolu, Amasra, İnebolu, Kastamonu, Safranbolu, Bartın etabını tamamı 2764 km. olarak 19 günde tamamladılar.

Gittikleri her yerde yoğun ilgiyle karşılanan ekip, en çok atalarının Anadolu'dan kopmak zorunda kaldığı ve büyük kayıplar verdikleri Troia Savaşı'nın yaşandığı antik Troia Kenti kalıntılarını gezerken ve ata toprakları Paflagonia'nın, şimdi yaşadıkları Padova'daki yeşillikler içinden akıp giden Brenta'sına benzettikleri (ki isimleri bile birbirini çağrıştırıyor) Parthenios- Bartın Nehri'nde topluca yapılan tekne turunda duygulu anlar yaşadı.Troia'da, kendilerine özel olarak hazırlanan bölümde kazılarla ilgili değerli bilgileri bizzat sunan Prof. Dr. Manfred Korfmann ve mükemmel İtalyancası ile kazı yerlerini en ince detaylarına kadar anlatarak, tek tek gezdiren Prof. C. Brian Rose sayesinde yüzlerce yıl önce yaşamış atalarıyla yeniden kucaklaşmışçasına mutlu oldular.

Bartın'da, uzun yıllar özlemle beklenen gerçek kuzenler gibi karşılandılar.( İtalyan basınında Batı Karadeniz halkından hep "kuzenler" olarak bahsediliyor.) Belediye binası önünde Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın da katıldığı bando eşliğindeki törende, atalarının topraklarına ilk ayak basan Venet torunları kabul edilen ekip üyeleri, boyunlarına çiçekler takılarak alkışlandılar.Ardından iki ülkenin milli marşları çalındı, konuşmalar yapıldı, karşılıklı hediyeler sunuldu. Bunlar içinde kuşkusuz en anlamlısı Padova'dan getirilen üç ayrı bölgeye ait toprak, at üzengisi, projede kullanılmış olan bisikletlerden biri ile Bartın Belediye Başkanı'nın Ugo Silvello'ya gümüş bir kap içinde sunduğu Bartın toprağı oldu. Padovalılar'ın hediyeleri Bartın Belediyesi'nde, Bartınlılar'ın hediyeleri de Padova Müzesi'nde sergilenecek. Törenin ardından otobüslerle nehir kıyısında bekleyen teknelere gidildi. Bir zamanlar cezbedici ıslıklarıyla Karadeniz'in gemicilerini ırmağın içlerine çağırdığı söylenen efsanevi "Sirenalar" (deniz kızları)'ın yaşadığına inanılan , dört bine yakın çeşitlilikte yemyeşil bitki örtüsüyle kuşatılmış, içinde zaman zaman yolunu şaşıran yunusların oynaştığı, eşsiz güzellikler sunan Bartın (Parthenios) Nehri'ndeki neşeli yolculuktan sonra tarihi Gazhane Binası'ndaki törenlere geçildi. Mehter takımının klasik parçalarının ardından popüler melodileri de çalmaya başlamasıyla , meydan, vals yapan "kuzenler"in, halay çekip dans eden "eski dostlar"ın şen kahkahalarıyla çınladı. Tarihi binanın bahçesindeki ulu ağaçların altında verilen açık büfe kokteylin ardından, Bartın'daki akşam yemeği ile proje tamamlanmış oldu.

Şimdi gelelim okuduğu tüm kaynaklarda Ugo Silvello'yu derinden etkileyip, O'nun deyimiyle "küçücük" bir fikri geniş katılımlı kocaman bir projeye dönüştüren öyküye... Paflagonia (Demir Atlılar Ülkesi)'da, yani günümüzde Bartın (Cmero), Amasra (Sesamo), Kurucaşile ( Cromna) ve Cide (Citoro)' nin üzerinde bulunduğu, eski Bitinya ve Pontus arasında kalan, Parthenios (Bartın) Irmağı'nın doğusundaki topraklarda PAFLAGONİ - VENETİİ- HENETTİ- ENET- ENETOİ gibi isimlerle pek çok kaynakta sözü edilen halk yaşamaktaydı. Parthenios kimi kaynaklara göre burada yaşayan "Bakire Tanrıça"nın, kimi kaynaklara göre de ırmağın çevresinde çok sık rastlanan bir çiçeğin ismidir ve Paflagonia'nın sınırını belirleyen bu ırmak adını bundan alır. Venetler Paflagonia'da yaşayan en saygın topluluktu. M.Ö.1200'lerde, Güzel Atlar Diyarı KAPADOKYA halkı ile de sınır komşusu olan , savaşçıları ve atlı birlikleriyle ünlenmiş bu insanlar çok kalabalık bir gurup halinde, kralları PYLAİMENES önderliğinde, kral PRİAMOS'un halkı Troialılar'a yardım amacıyla bu bölgeye gelerek yerleştiler. Uzun savaş yılları boyunca, Troialılar ve diğer bazı Anadolu kavimleriyle birlikte Akhalar'a karşı savaştılar. TROİA SAVAŞI, ünlü " Tahta At Hilesi" ile Akhalar lehine sonuçlanınca bir anlamda "Kavimler Göçü" diye adlandırabileceğimiz bir hareketlilik başladı. Savaşta diğer bütün liderler öldürülmüş olmalarına karşın, Aineias ve Antenor güzel Helen'in kocası Sparta Kralı Meneleos'a saygılı davranışları nedeniyle hayatta kaldılar. Sophokles'e göre;Troia zaptedildiğinde, Aienias ile birlikte Antenor'un ailesinin yaşadığı evin önüne de "Bu ev yağmalanmayacaktır!" anlamında bir leopar postu bırakıldı. Venetler'in savaştan sağ kurtulanları bu kez Antenor'un önderliğinde belki gemilere binerek, belki de Trakya üzerinden ilerleyerek Adriyatik'in bol tuzlu suları ile Alpler'in etekleri arasında uzanan verimli Po Ovası'nın kuzeyindeki topraklara ulaştılar. Önceleri, buraya da Troia adını verdiler.Ancak sonradan bölge Venetler'in Ülkesi anlamına gelen VENETİA adını aldı.Villanova uygarlığının yeşermesine neden olan, eşsiz keramikleriyle ünlü Etrüskler'le yaptıkları ittifakın ardından Romalılar'ın hakimiyetine girip, M.Ö.2. y.y.'dan itibaren ilk Roma-Veneto kentlerini kurdular. Padova ( Patavium), Verona, Altino (Altinum), Aquileia gibi bu kentler, şimdilerde iki binli yaşlarını çoktan geride bıraktılar ve geçmiş tarihimize ışık tutacak binlerce kanıtı sinelerinde barındırmayı sürdürüyorlar, bir gün tam anlamıyla keşfedilmeyi umarak...

Bu yazılanların dışında Ugo Silvello'nun "Köklere Dönüş Projesi"nde ortaya koyduğu iddiaları destekleyecek nitelikte, dikkat çekici birkaç ayrıntı daha var: Günümüz Veneto lehçesinde ANTENATO soy-sop, ata, cet, dede demektir. Bu, onların atalarının Antenor'un torunları olduğunun bir ifadesi olabilir mi? Gerek Venedik'te, gerekse Bartın, Amasra, Kurucaşile ve Devrek çevresinde gemi yapımı ve ahşap işçiliğinin çok ünlü olması bir bağlantının göstergesi olabilir mi? Venedik gondolunun ve "Forcola" olarak adlandırılan ıskarmozun tam anlamıyla bir tasarım harikası olduğunu söylemek sanırım abartı olmaz. Troialılar'ın Hint-Avrupa dil kökünden gelen LUVİ- LUVİAN diye adlandırılan bir dil konuştukları, Veneto halkının da dilinin aynı kökten geliyor olması bir rastlantı mıdır, yoksa bir kanıt mı?

Tüm bu çalışmaların somut verilerle ortaya konabilmesi için araştırmacıların dikkate alınıp desteklenmesi umutları artırıyor. Paflagonia Projesi'nde, Padova'dan Bartın'a uzanan yolda emeği geçen herkesin konuya yaklaşımı, desteği ve sıcak ilgisi Veneto bölgesi insanlarıyla kuzen olduğumuzun ispatı için yeterli olur mu bilinmez, ama bu projenin iki ülke halkı için de unutulmaz anılarla süslendiği kesin...

EMEL (ALTAN) EGE 19-8-2001
Kaynak: STRABON- GEOGRAPHİKA / ANTİK ANADOLU COĞRAFYASI - Arkeoloji ve Sanat Yayınları